17 Temmuz 2006

Patimat

Bir kaç gün önce kütüphaneme okumak için kitap seçmeye yöneldim.En sevdiğim anlardan biridir kütüphanemin karşısına kurulup hangi kitabı okuyacağıma karar vermek.Kitaplar arasında şöyle bir göz gezdirirken geçen sene aldığım Ahmet Çınar'ın Herşeyi Yazamadım isimli kitabına el attım. Bu kitabı halamın kızında görmüş ve içindeki bir hikaye beni etkilediği için aynı kitaptan bende de olsun diye almaya karar vermiştim.Kitabı elime alınca o ilginç hadiseyi bir kez daha okudum ve üzüldüm.

Ahmet Çınar kitabında Kafkasya gezisini anlatırken rehberlerinin Şeyh Şamil'in kız kardeşi Patimat hakkında bir olay anlattığından bahsetmiş.Kitaptan olduğu gibi alıntılıyorum.İşte Patimatın hikayesi:

"Patimat'ın kendisini aşağıya attığı yer" yazan tabelanın önünde durduk. Yaşlı rehberimiz önce sustu biraz; duygulanmıştı; derin bir nefes aldı. "Ahhulgoh'ta artık neredeyse herkes ölmüştü. Patimat, Şamil'in yanında en az erkekler kadar çetin ve ustaca savaştı. Rusların tepeye hakim olmasıyla savaşarak taa buraya, en uç noktaya kadar geldi. Artık yapabilecek hiçbir şey kalmamıştı. Ahhulgoh'ta artık kan göletleri oluşmuştu. Rus askerleri top - tufekleriyle tepeye tamamiyle hakim olmuşlardı. Rusların kendi üzerine geldiğini gören Patimat, uçurumun kenarına iyice yaklaştı. Tam bu noktaya geldi. Baş örtüsünü çıkarıp gözlerini bağladı onunla. Kendisini oradan aşağıya atacaktı; ama, intiharın Allah tarafından yasaklandığını ve cezasının da çok ağır olduğunu biliyordu. Ellerini kaldırdı, 'Ya Rabbi! Görüyorsun, başka çarem yok. Ruslar üzerime geliyorlar. Biliyorum, intiharı yasakladın bizlere; ama, herhalde Sen de Rusların pis ellerinin bedenime değip beni kirletmesindense, Sana böyle tertemiz gelmemi istersin. Biliyorum, Sen affedeceksin beni!" dedi ve arkasından da "Lailahe illallah" diyerek attı kendisini aşağıya."
"Yaşlı rehberimiz olayı büyük bir metanetle anlatmaya çalışırken son cümlelerinde hıçkırıklarla ağlamaya başladı....
"O noktada Patimat'ın çok yakın dostu olan Allah'la konuşmasını dinlerken bir zerre onurun, bir zerre inancın bütün bir alem karşısındaki yüceliğini, anlamını çok iyi gördüm ve anladım." (s. 138)


Allah mazlumların yardımcısıdır. Onun gibi saf ve temiz yüreğe sahip olan birinin intihar etmesini Allah affedecektir inşallah.Ve inşallah ruslar tez zamanda artık akıllarını başlarına toplayıp Çeçenistan'a yaptıkları zulümlere bir son verirler. Çünkü ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar Çeçenleri yok edemeyecekler.

Çeçenistan'daki olaylardan haberdar olmak için şu linke tıklayabilirsiniz.Mail adresinizle buraya üye olabilir ve sürekli olarak haber alabilirsiniz.Malum medyada onların haberlerini bulmak imkansız.Hatta geçen gün haberleri izlerken kanald deki M.Ali Birand'ın haber programında Ruslar'ın öldürdükleri Şamil Basayev'i terörist olarak ilan ettiklerini işittim. Ülkesini haklı olarak savunmaya çalışan, Çeçen halkını korumaya çalışan bir insanı ne hakla terörist olarak gösterirler?! Şamil Basayev'le ilgili aşağıdaki yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum.


Çeçenistan İçkerya Cumhuriyeti Parlamentosu Şamil Basayev'in ölümü ile ilgili olarak bir açıklama yayınladı.

Çeçenistan İçkerya Cumhuriyeti Devlet Başkanı Yardımcısı Şamil Basayev'in ölümü ile ilgili olarak Parlamento tarafından yayınlanan açıklama: Rus işgalcilerine karşı savaşan Çeçen askeri mücadelesinin liderlerinden biri olan Şamil Basayev öldü. Basayev, Kafkasya'da Rus yayılımcılığına karşı koydu. Bu rolde Kremlin ile önemli bir şekilde mücadele etti, onlara Rus işgalcilerinin suç metotları ile cevap verdi. Moskova onu tüm dünyaya kınadı, ama Ş. Basayev'in Rusya işgali ve Çeçen halkına yapılan soykırıma karşı savaştığını söylemeyi 'unuttular'! O suçlu bir politikacı değildi. Biz, Ş. Basayev'in Dağıstan'a, Rusya ordusunun Çeçen-İçkerya bölgesine saldırması ve sivil halka askeri hareket gerçekleştirmesinden yirmi gün sonra (17 Temmuz 1999) ancak Ağustos ayında sefer düzenlediğini hatırlıyoruz. Ve bu olayda Çeçen tarafına Rusya'ya saldırı suçlaması yapılması asılsızdı, Moskova tüm dünyaya Basayev birliğinin seferini saldırı olarak ilan etmişti. Biz Rusya şehirlerinde evleri kimin patlattığını hatırlıyoruz, Rezan'daki evin patlamasının ardından Kremlin'in foyası açığa çıkmıştı!Biz Rus eşkıyalarının Çeçenistan'da binlerce sivil insanı öldürdüğünü çok iyi hatırlıyoruz ve bunlardan kırk bini çocuk idi! Bu çetelerin başında bugün halen aslında yerleri uluslararası sanıklar sandalyesi olması gereken Rus generalleri bulunuyor. Ve onlar suçu Şamil Basayev'e yıkarak hukuki cezadan kaçamayacaklar. Biz Nord-Ost ve Beslan'ı da hatırlıyoruz! Tüm dünyada çok iyi biliniyor ki tüm bunların ardında insan düşmanı düşüncesiyle Kremlin duruyor. Moskova hükümeti, Nord-Ost'da Rusları öldürdü, Beslan'da Oset çocukları öldürdü, aynı şeyleri Çeçenistan bölgesinde de yaptı. Moskova- Kafkasya'da ve Rusya'nın kendisinde işlenen suçların ilham vericisi ve organizatörü.Cesaretli Çeçen delikanlıları ve kızları Nord-Ost ve Beslan'da halklarının kurtuluşu için karar aldılar, ancak bunun Moskova'nın elinde olduğu sonucunu düşünmediler. Onlar bunu savaşı durdurmak için başka yol kalmadığını düşünerek yaptılar! Onlar sadece barış istediler. Onlar daha başka bir şey istemediler. Onlar barış istediler, ancak sonuç yine Çeçen halkına yönelik olan Kremlin'in tuzakları oldu. Bunu artık herkes biliyor! Çeçen halkının anısında Şamil Basayev terörist veya eşkıya olarak değil her zaman onun koruyucusu olarak kalacak.İşgale karşı ve Çeçen halkına yönelik soykırıma karşı mücadele tükenmez ve Şamil Basayev gibi insanlar şimdiki ve gelecek nesiller için örnek olacak.Çeçenistan İçkerya Cumhuriyeti Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Ahyad İdigov,Çeçenistan İçkerya Cumhuriyeti Parlamentosu İnsan Hakları Komitesi Başkanı Beloyev Balavdi.

12 Temmuz 2006

M. Esed’in ve Ötekilerin Meâl ve Tefsirlerindeki Yanlışlar


Mehmet Şevket Eygi( 27.02.2006)


M. Esed’in ve Ötekilerin Meâl ve Tefsirlerindeki Yanlışlar

BELÇİKALI mühtedi Müslümanlardan Abdülaziz kardeşimizden bizzat dinledim:Şu anda tam tarihini hatırlamıyorum, 1975 veya 1977’de olacak, hacca gitmiş, dönüşte bazı İslâm ülkelerine de uğramış. Tanca’da meşhur Muhammed Esed’’i de ziyaret etmiş. Bu zat Avusturyalı bir Yahudi iken ihtida eden çok zekî, çok kültürlü, çok ziyalı (aydın) bir kişidir; Arapça dahil olmak üzere beş altı lisan bilirdi. Bizde daha ziyade, İngilizce’den Türkçe’ye çevrilen Kur’ân meâli ve tefsiri ile tanınır.Muhammed Esed, Tanca’da bahçe içinde bir villada yaşıyormuş.Abdülaziz ve yanındakiler kaşane gibi evde hazretin üçüncü hanımını görmüşler. Amerikalı bir hanımmış, dekolte kıyafetliymiş, elinde bir sigara ağızlığı varmış, misafirleri görünce “Hello!..” demiş.Belçikalı mühtedi dostum, büyük ve tanınmış bir İslâm mütefekkirinin (düşünürünün) hanımının kıyafetinden rahatsız olmuş; bize taaccüp ve üzüntü ile bahs etmişti.Muhammed Esed, rahmet-i Rahman’a kavuşmuş bulunuyor. Aleyhinde konuşmak istemem. Lâkin İngilizce’den Türkçe’ye çevrilen ve epey “sükse” yapan Kur’ân meâli ve yorumu hakkında Müslüman kardeşlerimi uyarmak isterim.Beyan dergisinin 47’nci sayısında (Ocak 2003) Ahmet Tekin imzasıyla bir makale yayınlanmış, bunda Esed’in kitabı tenkit edilmişti. Bu tenkitler üzerine Yeni Şafak gazetesinde Sami Hocaoğlu takma adıyla Mustafa İslamoğlu, Esed’in müdafaasına soyunmuş, yedi gün boyunca Ahmet Tekin’in, Esed’i tenkit eden bendenizin, tefsir profesörü Suat Yıldırım’ın haksız olduklarını iddia etmişti.Esed’in Kur’ân meâl ve yorumu “Kur’ân Mesajı” adını taşıyor. Bir gazete tarafından Ramazan’da okuyucularına dağıtıldığı için hayli yayılmıştır.Önce bu kitabın İngilizce aslı ile ilgili bilgi vereyim:“Bu tefsirî meâl, merkezi Mekke’de olan Rabitâtü’l-Âlemi’l-İslâm tarafından M.Esed’e yayınlanmak üzere sipariş ediliyor. İlk cildi Cenevre’de basılıyor. Rabıta, Nedvî’nin, sekreterinin ve merhum Hasanü’l-Benna’nın damadı Dr.Said Ramazan’ın da içinde bulunduğu sekiz kişilik bir heyeti bu kitabı inceleyip duyurmak ve Avrupa’da dağıtımını sağlamakla görevlendiriyor. Heyet, inceleme sonucu, bu kitabın yayılmaması, Müslümanlara dağıtılmaması sonucuna varıyor ve basılan 100 bin adet kitabı, hamur yapılmak üzere kâğıt fabrikasına gönderiyorlar. Bunun için M. Esed’e ödenen paranın da geri istenmemesine karar veriyorlar. İslâmî bir kuruluş olan Rabıta’nın yayınlamaktan vazgeçtiği bu kitabı M.Esed Darü’l-Endülüs’te basma yoluna gidiyor. Bu hadisenin bütün safahatı ile birlikte görgü şahidi sayın Doç. Dr. Mustafa Bilge bu yazdıklarımızı te’yide her an hazırdır.” (Kur’ân Yolunda Kalem Oynatanlar, Ahmet Tekin, Kelâm Yayınları, İst. 2006, S. 170)Değerli Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Esed’in tefsirli meâlini okumuş ve konu hakkında ilmî bir rapor hazırlamıştır. Kitapta vahim ve büyük yanlışlıklar olduğunu iddia etmektedir. Prof. Suat Yıldırım da Esed’in kitabını tenkit edenlerdendir.Şimdiye kadar değerli eserler telif etmiş ve yayınlamış bulunan Ahmet Tekin hoca, “KUR’ÂN YOLUNDA KALEM OYNATANLAR” adıyla 335 sayfalık bir kitap çıkartmış bulunuyor. Bu kitapta:(1)Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 300 bin dolar telif ücreti ödenerek Prof. Hayreddin Karaman’a, Prof. Mustafa Çağrıcı’ya, Prof. İbrahim Kafi Dönmez’e, Prof. Sadettin Gümüş’e hazırlatılan “Kur’ân Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir”,(2) Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Süleyman Ateş’in “Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri”,(3) Yahudilikten İslâm’a dönmüş merhum M. Esed’in “Kur’ân Mesajı”, (4) Meşhur Yaşar Nuri Öztürk’ün Yüce Kitabımızın meâllendirilmesi ve yorumlanması konusundaki sayısız büyük yanlışları ortaya konulup tenkit edilmektedir.Son yıllarda ülkemizde Kur’ân meâllerinin ve tefsirlerinin sayısı hayli çoğaldı. Bu meâl ve tefsirler niçin yayınlanıyor? Bu konuyu aydınlatalım:(1) Bir kısım müfessirler sırf Allah rızası için, Kur’ân-ı mübîne bir hizmet olsun diye meâl ve tefsir yazmakta ve bunları ya kendileri bizzat yayınlamakta, yahut bir yayıncıya verip telif ücreti almaktadır. Meâl ve tefsiri para kazanıp zengin olmak niyet ve kasdı ile hazırlamayanların bir miktar telif ücreti almalarında bir mahzur (sakınca) ve ahlâksızlık olmasa gerektir.(2) Bazıları Allah rızası için değil de sırf para kazanmak, zengin olmak, köşeyi dönmek için meâl ve tefsir hazırlayıp bastırmaktadır. Bunların yaptıkları “Âmeller niyetlere göredir” hadîsine göre değerlendirilir.(3)Meâl ve tefsir yazan bazı kimseler icazetli din âlimidir, kendilerinde müfessirlik ehliyeti vardır. Tefsirlerini rivâyet ve dirayet metodu üzerine yaparlar ve Ehl-i Sünnet yolundan ayrılmazlar. Tefsir perdesi altında dinde reforma, tahrife kalkışmazlar. Bunların tefsirleri muteber tefsirdir.(4) Bazı kimselerin ilmi, Arapçası, ehliyeti, icazeti yoktur.Bu gibilerin yazdığı meâl ve tefsirler “Hevâ ve re’y tefsiridir” ve kesinlikle makbul değildir.(5) Bazı yayınevleri Fransızca’dan, İngilizce’den Kur’ân meâli tercüme ettirmektedir ki, bunun ciddiyetsiz bir iş olduğunu söylemeye bile lüzum yoktur.(6) Birtakım fesat komitaları dinimizi bozmak, Müslümanların kafalarını karıştırmak, İslâm’ın temellerini dinamitlemek için kasıtlı olarak bozuk fikirler, görüşler, ihtiva eden tefsir ve meâl çıkartmaktadır. Son olarak “Dinde Reform... Dinde yenilik...Dinde değişiklik... Light/ılımlı İslâm... Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü...” modaları ve cereyanları çıkartılmıştır. Birtakım tefsir ve meâllerde bu fikirler işlenmektedir.(7) Ülkemizde bazı ilâhiyatçıların (bazı dedim, hepsini kasd etmiyorum) Farmason Cemâleddin Afganî’nin müridi oldukları herkesçe bilinen bir gerçektir. Cemâleddin Afganî her Müslümanın ictihad yapmasını isteyen bir kişiydi. İşte onun bugünkü talebeleri, ağlarına düşürdükleri Müslümanlara yanlışlarla dolu meâl ve tefsirler vermekte ve “Alın kutsal kitabınızı elinize ve dininizi kendi kafanıza göre yorumlayın” dercesine cahillere ictihad kapısını açmaktadır.Reformcuların, yenilikçilerin, mezhepsizlerin, Afganîcilerin, Diyalog ve Hoşgörücülerin üzerinde en fazla durdukları ayet Bakara Sûresi’nin 62’nci ayetidir. Onlar bu ayeti yanlış yorumlayarak; Hz. Muhammed’i (Salat ve Selam olsun ona), Kur’ân-ı Kerim’i, İslâm dinini inkâr eden Ehl-i Kitabı cennete sokmakta, onları ehl-i necat olarak görmektedir ki, bu yorumları İslâm dininin ruhuna, Kur’ân’a, Peygamberin risaletine ve tâlimatına tamamen aykırıdır.Milyonlarca Müslümanın yeni Kur’ân tercüme, meâl ve tefsirleri konusunda mutlaka uyarılması gerekmektedir. Bu uyarı birkaç bin tiraj yapan kitaplarla olmaz. Konuyu çok güzel anlatan ve aydınlatan broşürler hazırlanmalı ve bunlar milyonlarca adet basılmalıdır.Bazı bozuk meâl ve tefsirlerde “Üç semavî din... Üç tevhid dini... Üç İbrahimî din...” gibi tâbirler geçmektedir. Bunlar İslâm’a uygun değildir.* Hazret-i Adem’den bugüne kadar tek geçerli din İslâm’dır.* Atamız İbrahim aleyhisselam Yahudi ve Nasranî değildi, Müslümandı.* Allah İslâm’dan başka bir din kabul etmez,* Allah katında hak ve geçerli din İslâm’dır.* İslâm’ın dışında necat yoktur.* Bütün peygamberlerin, Hz. İbrahim’in, Hz. Musa’nın, Hz. İsa’nın dini İslâm’dır.Resûl-i Kibriya aleyhissalâtü vesselâm efendimizin risâleti ve dâveti kendisine ulaştıktan sonra bunları inkâr ve tekzip eden kâfirdir ve cehennemde muhalled kalacaktır.Müslümanlar Müslümanlar Müslümanlar!... Kur’ân ve meâl ve tefsiri alırken şu hususlara dikkat ediniz:(1) İcazetli bir din alimi tarafından yazılmış olsun,(2) Bu âlim, müfessirlik ehliyetine sahip bulunsun,(3) Ehl-i Sünnet ve Cemaat yolunda ve çizgisinde bulunsun,(4) Mezhepsiz ve reformcu olmasın,(5) Diyalogcu ve hoşgörücü olmasın.(6) Mason Afganîci olmasın.(7) Tefsire ve meâle kendi kafasından, heva ve re’y mahsulü fikir ve görüşler koymasın.Muhammed Esed’e Allah’tan rahmet diliyorum, taksiratının afv edilmesi için dua ediyorum. Esed kesinlikle müfessir değildir. Mühtedi olmak, çok geniş bir kültüre sahip bulunmak, zeki olmak tefsir yazmak için yeterli şartlar değildir. O bir fikir adamıdır. Vaktiyle Cenevre’de basılan ve sonra bir heyet tarafından tedkik edilen ve nüshaları kağıt fabrikasına gönderilerek imha edilen bir “Tefsir bi’l-heva ve’r-re‘y” nasıl oluyor da Türkiye’de yayınlanıyor ve halkımıza, gençliğimize sunuluyor?Ben bir Müslüman olarak dinimi Esed’den öğrenmem.Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmıştır. Ona rahmet dilerim, yanlışları konusunda din kardeşlerimi uyarırım.Sevgili Müslümanlar!.. Akıllı olalım, mantıklı olalım, uyanık olalım, firasetli olalım, dikkatli olalım, ihtiyatlı olalım...(Ahmet Tekin hocanın kitabını okuyunuz. KUR’AN YOLUNDA KALEM OYNATANLAR. Kelam Yayınları. Tel: 0 216/651 78 21... 0 533 336 65 70... e-mail: canday@mynet.com.